Ücretsiz Bilgi Edinin!
Sorularınızı yanıtlamak için sabırsızlanıyoruz!
Kişisel verilerin işlenmesine izin veriyorum ve kullanıcı sözleşmesini ve gizlilik politikasını kabul ediyorum.
Sorularınızı yanıtlamak için sabırsızlanıyoruz!
Kişisel verilerin işlenmesine izin veriyorum ve kullanıcı sözleşmesini ve gizlilik politikasını kabul ediyorum.
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamalarını incelemeye vergi ve muhasebe nedir sorusunu yanıtlayarak başlamak gerekir. Devletin kişi ve kurumlardan kanun çerçevesiyle belirlenen şekillerde kamusal hizmetlerin gerçekleştirilmesi amacıyla aldığı paraya vergi denir. Bir diğer deyişle vergi, devletin ve kamu kurumlarının, kamu hizmeti yapılması amacıyla kişilerden ve kurumlardan zorunlu olarak temin ettiği paralardır. Vergi, zorunlu olmakla beraber, herkesin ödeme gücüne göre ve sahip olduğu farklı yükümlülüklere göre değişkenlik gösterir. Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamaları anayasa ile düzenlenen bir konudur.
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamaları çeşitlendirilerek ele alınır. Vergi türleri kendi içerisinde belirli kodlarla adlandırılır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nda bulunan vergi listesinde pek çok farklı vergi çeşidi bulunsa da başlıca vergi türleri yedi başlık altında incelenebilir:
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamalarına göre ancak gerçek kişilerin tabi olabildikleri vergi çeşidi gelir vergisidir. Bu kişiler, hukuki anlamda hak edinebilen, yetki kullanabilen ve kurumsallaşmamış olan vergi mükellefleridir. Gelir Vergisi Kanunu, gelir vergisini “Gelir, bir gerçek kişinin bir yıl içinde elde ettiği kazançların safi tutarıdır.” ifadesiyle tanımlar. Vergiye tabi olan gelirin unsurları bulunur. Bu unsurlar ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları, diğer kazanç ve iratlar olarak listelenir.
Gelir vergisinin iki tür mükellefi bulunur: tam mükellefler ve dar mükellefler. Tam mükellefler ilk olarak Türkiye’de ikamet eden kişilerdir. Resmi dairelere ya da merkezi Türkiye sınırları içerisinde bulunan teşebbüslere bağlı bulunan ama adı geçen daire, teşekkül ve teşebbüs, müessese işleri sebebiyle yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları tam mükellef sayılır. Bir takvim yılı içerisinde Türkiye’de kesintisiz olarak 6 ay ve üzerinde ikamet eden kişiler gelir vergisi için tam mükelleftir. Bu özellikleri barındıran kişiler Türkiye’de ya da yurt dışında elde ettikleri kazançlar üzerinden gelir vergisine tabidir. Dar mükellef Türkiye’de ikamet etmeyen gerçek kişilerdir. Bu kimseler sadece Türkiye’de sağladıkları kazançlar üzerinden vergiye tabi tutulurlar.
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamaları kurumlar üzerinde ayrıca çeşitlendirilir. Kurum kazançları üzerinden alınan vergi türü, kurumlar vergisidir. Bu vergi türü, kurumun bir takvim yılı içinde elde ettiği safi kurum kazancı üzerinden hesaplanarak ödenir. Kurum kazancının %20 oranındaki payı kurum vergisi olarak devlete verilir. Sermaye şirketleri, iş ortaklıkları, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek ya da vakıflara ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisine tabi olan kurumlardandır.
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamaları denince en sık karşılaşılan ve KDV olarak kısaltılan katma değer vergisi, satılan malzemeyi ya da hizmeti satın alan kişinin, malzeme ya da hizmeti satan kişiye ödediği vergi türüdür. Diğer vergi türlerinden farklı olarak katma değer vergisi dolaylı bir vergidir. Malzeme ya da hizmet satın alan kimse, satıcıya belirli bir ücret öder. Ödenen ücret üzerinden belirli oranlarda bir kesinti yapılır. Yapılan bu kesinti katma değer vergisidir. %1, %8 ve %18 olmak üzere devlet tarafından belirlenen üç çeşit KDV oranı bulunur.
Türkiye’de gerçekleştirilen ve katma değer vergisine tabi olan bir dizi işlem bulunur. Ticari, zirai, sınai faaliyetler, serbest meslek faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen hizmet ve teslimler KDV’ye tabidir. Her türlü malzeme ve hizmet ithalatı katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemlerdendir. Katma Değer Vergisi Kanunu Madde 1 uyarınca diğer faaliyetlerden doğan tüm temsil ve hizmetler KDV’ye tabidir. Katma değer vergisinden mükellef olan kişiler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamalarında sıklıkla karşılaşılan bir diğer vergi türü özel tüketim vergisidir. ÖTV olarak kısaltılan özel tüketim vergisi, belirli bir malzeme ya da ürün üzerinden oransal olarak alınan bir vergi türüdür. Katma değer vergisinden farklı olarak özel tüketim vergisi lüks sayılan, sağlığa veya çevreye olumsuz etkisi bulunan mallar için uygulanır. Özel tüketim vergisi sosyal fayda sağlanması amacıyla alınan bir vergi çeşididir.
Peki, ÖTV hangi ürün ya da mallarda uygulanır? Lüks araba, kürk, mücevher gibi lüks tüketim ürünlerinde; tekel ürünleri gibi insan sağlığını tehdit eden ürünlerde; kömür, benzin veya fosil atık gibi varlığıyla çevreye zarar veren ürünlerden özel tüketim vergisi alınır. Lüks kategorisi altın değerlendirilen bazı hizmet ya da mallardan ÖTV alınmayabilir. Bu durum kanun çerçevesinde bazı istisnaları oluşturur. Kanuna göre, taksi, dolmuş, minibüs, otobüs, çekici kamyonet ve kamyonla ticari yük taşımacılığı yapan firmalar, şehir içinde yolcu taşıyan kişi ve firmalar bu istisnadan yararlanır. Bu istisnalara ek olarak diplomatik, askeri, Türk Hava Kurumu, ithalat ve ihracat konularında da ÖTV istisnaları bulunur.
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamaları gereğince kişiler arası, kurumlar arası veya kişilerle kurumlar arasında gerçekleşen her çeşit resmi ve hukuki işlemleri belgeleyen kağıtlardan damga vergisi alınır. Bir belgeden damga vergisinin alınması için o belgenin imzalanabilir olması, ibraz edilebilir olması veyahut imza yerine geçen ibarelerin belgede yer alması gereklidir. Damga Vergisi Kanunu kapsamına giren kişiler damga vergisine tabidir. Ayrıca, resmi niteliğe sahip olan kağıtları imzalayan kişiler de damga vergisi mükellefidir. İmza sahibi taraflardan bir tanesi resmi bir kuruluş ise veya vergiden muaf sayılan bir haldeyse diğer taraf vergiden sorumlu olan kişi olur.
Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamalarından MTV olarak kısaltılan motorlu taşıtlar vergisi yılda iki kez zorunlu olarak ödenir. Karayolları Trafik Kanunu’nun belirttiği şartlar dahilinde trafik şubelerinde kaydı bulunan motorlu taşıtların tümünden alınır. Kara taşıtlarına ek olarak uçak, helikopter, motorlu deniz taşıtları da bu vergiye tabidir. Ocak ve temmuz aylarında olacak şekilde yılda iki ödeme dönemi belirlenmiştir. Araçlara sicil kaydı başlanmasıyla birlikte MTV ödenmeye başlanır, sicil kaydı silinene kadar ödeme yapmaya devam edilir.
Arazi, arsa, müstakil, bina, iş yeri gibi türlü taşınmazlardan alınan vergi türü emlak vergisidir. Türkiye’de muhasebe ve vergi uygulamalarınca alınan emlak vergisi, sürekliliği olan bir vergidir. Arazi ve bina olarak ikiye ayrılmış şekilde vergilendirme yapılır. Emlak vergisi mükellefi olan kişiler vergiyi tek seferde ya da iki taksit halinde ödeyebilir. Taşınmazın tapusuna sahip olan kişi tarafından ödenen emlak vergisi dolaysız bir vergi çeşididir. İşsiz kişiler, ev hanımları, engelliler, bazı şartları taşıyan emekliler emlak vergisinden muaftır.
Önceki yazımızı https://www.taxationistanbul.com/muhasebe-nedir-nasil-tutulur/ linkinden inceleyebilirsiniz.